8 Kasım 2008 Cumartesi

Sezen dinliyorum

Akıttığımız her damlada ömrümüzden bir saniye eksilse o zaman daha mı kıymetli olurdu göz yaşlarımız? O zaman ağlayarak tüketmek kendini intihar mı olurdu? Ağladığım zaman annem üzülmek yerine kızar mıydı bana o zaman?

gece bitti

Güya haftasonu çok verimli çalışacaktım. Saat 5 oldu. 8'de kalkıp koşuya gitmezsem günü verimli geçirmemin imkanı yok. bakalım nasıl olacak..

7 Kasım 2008 Cuma

hadi hayırlısı...

Bir dram izleyip saatlerce ağlamak istiyorum filmle birlike. Sarhoş olup ekranın karşısında sızakalmak bi de gözlerimde çok ağlamanın verdiği tobulluk ve yumuşaklık olsun istiyorum...

6 Kasım 2008 Perşembe

koyu gri

İçimde çok pis bi huzursuzluk var... Korku belki de bilmiyorum...

5 Kasım 2008 Çarşamba

sessizlik

Üşümediğim halde ısıtıcıyı çalıştırıyor olmamın sebebi sanırım ses çıkarması. Fazla sessizliği sevmiyorum şu sıralar. Müzikler de konsantrasyonumu bozuyor. En iyisi ısıtıcının sesi sanki...

Konsantrasyon???

Sabahtan beri yapmadığım şey kalmadı, hala adam gibi konsantre olamıyorum. Grrr!

html?

html kodlarıyla oynayıp biraz genişletmeyi denedim. Oldu aslında ama sol sütun biraz sapıttı. Birkaç entry girince nasıl olacak merak ediyorum.

İlk kısam

Bazen her yarım saatte bir bişiyler yazasım geliyor, ama çıfıtçı çarşısı gibi de olsun istemiyorum blog'un, bi ciddiyeti olsun azcık =P

O yüzden burda minik minik ama belki bıktırıcı sıklıkta... Belki Tr belki Eng...
- . - . - . - ..... - . - . --- . - . ___- . - ... - . - . - ............ - . --------- . - . - .

böyle işte bi nokta, bi boşluk, biraz sinir, biraz heves, biraz aşk, biraz özlem, biraz tembellik, biraz hüzün... ne gelirse artık...