22 Kasım 2008 Cumartesi

prty timeeeee peh!

evet acınası hallerim de var benim, çoook imrenilesi şartlarım da..insanım ben, ne Meryem ana ne de geceleri köprü altında uyuyan bir çocuk. belki de hepsi...
dudaklarım uyuşuk... son bir bira içip uyuma vaktidir belki, belki de sabaha kadar dans edebileceğim kafa dengi birileri bulurum kim bilir...

hayat beni neden yoruyorsn?

21 Kasım 2008 Cuma

sarhoş sarhoş sarhoş olasım vardı bu akşam tam da cosmo.'dan çıkıp sevgilimle konuştuğum zaman. ve şimdi hızlı içilmiş bir koca şişe şarap akabinde yeterince sarhoşum sanırım tam da yemek sonrası ve parti öncesi. hatırlamamacasına sarhoş olmak bişiylerin öcünü almak istiyorum bu hayattan..belki sevgiliden uzak kalmanın öcünü..sahoş olarak alınmaz ya bu..neyse.. yine de sarhoş oldup sızmak en güzeli bu cuma gecesi aklımda sevgilinin hayaliyle...

the person you have called is quite drunk now, please try again tomorrow at around 13 o'clock =)))

bu da benim ilk sarhoş entry'im olsun

az uyuuuu

yeniden çok çalış az uyu moduna geçtim ama yan etkileri gece acıkmaları ve sabah sporunun iptal edilmesi olacak sanırım. ım... bi daha düşünsem bunu... en azından durumu toparlayana kadar böyle idare edebilirim, şu kek bi an önce bitse içim daha rahat edecek, pufur pufur çok süper çok!

20 Kasım 2008 Perşembe

anneannem

karnının doymayacağı yerde açlığını belli etmeyeceksin der anneannem. Her gün bir kez daha görüyorum hayatta, çok doğru. İyi ki doğmuşsun canım anneannem... Buraları okuyabilsen ne çok kızar üzülür gülerdin kim bilir. Boşver, sen sadece güzel haberleri bil, böylesi daha iyi.

inatçı witchie

süper zeki blogger'a entry girerken bir görüntü yüklerseniz, img tagi içinde border="0" yazsanız bile border geliyor. Bundan kurtulmak için ana sayfanın html kodları içinde post img kodundaki border=1px değerini 0 yapmak gerekiyormuş. Bulana kadar bunca vakit geçti. Gerçi şimdiye kadar böylesi inat etmemiştim bulmak için o da ayrı..

17 Kasım 2008 Pazartesi

Aşk!

Aşk dön ölümden
Geç tenimden

mission impossible!

hayatta kalmak neden bu kadar zor yaa? Parmağımı yaktım şimdi de! grrrr!

16 Kasım 2008 Pazar

seyr-i migren

14:50 ilk aspirini aldım, bi lokma tuzlu bi dilim tatlı bişiy yedim.

23:28 Baş ağrısına ses ve koku hassasiyeti, şiddetli mide bulantısı ve yüksek tansiyon da eklenince tırstım, Elena ve Raqel'e gittim. Elena bilmediğim bi ilaç verdi, Raqel de papatya çayı yaptı bana. Biraz daha iyiyim, en azından ekrana bakabiliyorum, gülümseyebiliyorum ama hala çok fazla koku duyuyorum. Saatlerdir karanlık odada başım ellerimin arasında oturmaktan çok sıkılmıştım, gözlerim açıldı biraz, iyi olucam umarım...

02:50 Aldığım ilaç çok iyi geldi, sanırım ilk defa alınan ağrı kesicinin hikmeti, umarım yarına bişiym kalmaz ama bunun için bi an önce uyumam gerek. Yatay konuma geçince tansiyon fırlıycak yine diye tırsıyorum biraz ama en azından mide bulantısı, koku hassasiyeti ve ağrının o şiddetli kısmı gitti.


* uzun süre bişiyle ilgilenemiyorum, kendimi meşgul tutmaya çalıştığım bu süre boyunca seksen tane entry girebilirim ama bu blogun doğası böyle zaten, çevreye verdiğim rahatsızlıktan ötürü özürs...

bye bye heppinisss

Bunun adının migren olduğunu söylemek ne kadar şiddetli ve dayanılmaz olduğunu tarif etmeye yetmiyor. Aşk gibi özlem gibi ağrı için de bir scala yapılmasını talep ediyorum. Geberiyorum! Son isteğimi gerçekleştirmek zorundasınız!
o kadar ağırdan alınmış bir cumartesinin ardından en az bir nükleer reaktör kadar verimli olması gereken bu Pazar günü her ne kadar 10.5 kahvaltısı sayesinde uyandırılmış olsam da, sevgili migrenim sağ tarafımı esir almış durumda. Malum sol taraf olsaydı bu kadar ciddi bir sorun olmazdı keza ben ancak sağ gözümle görebiliyorum!!!

evet ödevleri yapamıyorum, kitap okuyamıyorum, ekrana bakmaya bile zorlanıyorum, uyuyamıyorum, odamdan dışarı çıkmak istemiyorum...yatağın altına saklansam ve herkes beni unutsa, ödevler projeler dersler hocalar akrabalar ve hatta balığım bile beni unutsa ve kavanozundan çıkıp kendi yemini kendi yese...