23 Ekim 2009 Cuma

salça kimyon peynir

Evdeki domates salçası aklıma geldikçe heycanlanıyorum. Hey gidi yarım ekmek arasına beyaz peynir, salça ve kimyon koyup yediğim günler, heeey!

14 Ağustos 2009 Cuma

Sven

Teee bi zamanlar oynadığım bi oyundu; o zamanlar disketle veriyoduk birbirimize oyunları; disketim verdiğim salak insan geri vermeyince pc'ye format atıldıktan sonra bi daha bulamamıştım bu oyunu. Aslında adını bilemediğim için bulamamıştım. Neyse şimdi buldum ama bu defa da notebookum oyunu çalıştırmayı reddiyo, nedenini bilemedim. Peeeh....
Yine de siz seversiniz belki: Sven; kara koyun oyunu...

20 Haziran 2009 Cumartesi

Aşk Tutulması

"Aşk tutulması" izledik Bonn'da. Romatik komedi türü bir Türk filmi imiş. İyi olduğu söylenemez ama yine de güldürdü bizi.

1 Haziran 2009 Pazartesi

Mamma Mia

Mamma Mia izledik ama ben uyudum. Yine de güzel bi müzikal olduğunu görecek kadar açık tutabildim gözlerimi. İlk fırsatta izlemeliyim!

26 Mayıs 2009 Salı

DM

Definitely, Maybe izledik.
Güzel film. Anası babası boşandığı için olay yaratan bebelere izlettirilmeli.

filim :P

chronicles of narnia, the lion, the witch and the wardrobe izledik...

16 Nisan 2009 Perşembe

canımın çektikleri

lazanya olsa da yesek...

14 Nisan 2009 Salı

ayvayı yemek

Anneannemin ayva reçeli yapmak için soyduğu ayvaları aşırıp zorlana zorlana ve ağzımın suyu aka aka ayva yemek istiyorum.

13 Nisan 2009 Pazartesi

Sabah ezanını da duydum, hadi bakalım sırada ne var?

6 Nisan 2009 Pazartesi

anneanneeeeeaaaaaöööğğğğ

Anneannemi kırmamak için her verdiğini yer, üstüne de portakal suyu içersem motoru bozarım tabii böyle. Ama hatun "istemiyorum"dan anlamıyor ki! İmdat yahuuu!

16 Mart 2009 Pazartesi

...

Ölme hakkına saygı duyulmasından yanaydım hep, çünkü bana da çok uzak bir düşünce değil bu, ama bu gece anladım ki imkani yok böyle bişiyin. Birisi orda ölürken benim yarın sınavım var deyip arkanızı dönüp yatsanız da ağlayarak geri kalkıyorsunuz o yataktan, ve elinizden hiçbirşey gelmiyor işte, ulaşamıyorsunuz. Çıldırmamak işten değil. Kabus gibi bir günün ardından şimdi de bu... Tanrı yardımcımız olsun... Hani herkese katlanabileceği kadar yük verirdin tanrım, oldu mu şimdi bu yani? Zaman çabuk geçsin, bi an önce bişiyler yapılsın noolur...

14 Mart 2009 Cumartesi

soru cvp

Soru: ne kadar açım kiiii?
Cevap: ne kadar aç olursan ol, istersen olmazsan olma, mideye bi zemin hazırlamadan içersen sonra eve dönemezsin. Git yemeğini ye bakiim, hadi bakiiim, uslu kız ol bakiiim!

ımm... haklısın tamam... makarna yapıyım bari :/

13 Mart 2009 Cuma

yeeep!

Biraz buruk, biraz heycanlı, biraz huzurlu, biraz korkulu ama çoook uzun zamandan sonra yeniden çekırkeyif!

10 Mart 2009 Salı

Nerdesiniz, pşşşt?

üşenmedim hesapladım, tüm kategorilerde toplam 202 kişinin ekli olduğu MSN listemde ilk defa bu saatte sadece 1 kişi online! Tüm astronomi camiası uykuda, veya dünyanın heryeri mi bulutlarla mı kaplı? Hadi diğer normal insanları geçtim, uyuyor olmaları vs. çok normal ama benim astronom arkadaşlarım? Heeey, hooo, nooldu hepinize birden? Korktum vallahi! ? !

uyu...

Uyumalısın yavrucum, uyuyunca daha iyi olacak herşey...

9 Mart 2009 Pazartesi

boğuluyorum

Ne çabuk değişiyor ruh halim di mi? Ne olsa geçer bunlar acaba? Birisi beni bi güzel dövse geçer mi acaba? Yok yok sanmam, olabildiğince acı ve kötü şeyler yaşadım, ağzım yüzüm bile dağıldı yahu o işe yaramıyor belli ki beni ayıltmaya ama...bi Venedik iyi gelir belki....mesela...

bi daha mı uyusam naapsam?

Yattığımda 12 civarıydı, uyandığımda 10. Uzun zamandır uyuduğum en güzel uykuydu ve üstelik rüyamda Ece'yi gördüm! Var mı ötesi yaa! Aşığım ben bu hatuna!

8 Mart 2009 Pazar

Hehee!

Muhtemelen bloğunu takip ettiğimden bile bihaber olan kimseler bloglarında yorumlar görünce şaşırıyorlardır, nerden çıktı şimdi bu da kim diye. Kıh kıh kıh :)

hayırdır?

Yine reader dolmuş taşmış bi dolu blog yazısıyla. Yine çok uzun olanları atlaya zıplaya okuyorum ama bugün yorum yazma günümdeyim sanırım. Hadi hayırlısı...

6 Mart 2009 Cuma

mümkün mü?

Daha önce hiç dinlemediğim yepyeni müzikler dinlemek istiyorum...
ruhum bi su olsun o notaların kuyruklarından açılan yoldan aksın gitsin istiyorum...
DİN-GİN-LİK istiyorum...

5 Mart 2009 Perşembe

Su Domates Çorba Lavabo Mark Ekmek Iyk

Domates çorbasına suyu fazla koyabildim. Birazını içtim, çok sıcaktı, soğusun azcık diye ekrana döndüm. Çorbaya kafamı geri çevirdiğimde domatesler dibe çökmüş iğrenç bi görüntü almıştı. Karıştırınca görüntüsü düzeldi ama ekmeksiz iğrenç oluyor tadı. Zaten iştahım yok, dökeyim lavaoya dedim ama sonra onun temizlemesi var, kokusu gitmez vırt vızık derken Mark'a küfrede küfrede içtim çorbayı, burnumu tıkadım zorla yuttum yuttum bitti! Öyk!

Puckundi!

O öküz oğlu öküz Mark dedi ki, "ben alışverişe gitcem, bu sırada postacı gelirse beklediğim paketi sana bırakabilir mi? Posta kutumun üstüne not yazayım." ben de dedim ki "tamam sakıncası yok, gelirken bana bi şişe su, bi şişe kola bi de ekmek alır mısın?"
Hayvan herif almadan gelmiş yaa!!!!

3 Mart 2009 Salı

ha gayret

odadaki mini masanın yerini değiştirdim, çalışmaya çok daha yakın ve kolay hissediyorum kendimi. Sigmalar, alt indisler, üst indisler, köşeli parantezler ve psi ler çok sevimli görünüyor. Bugün için iyi bir aşama kaydettim ve devamı gelirse çok da iyi olacak.

20 Şubat 2009 Cuma

Berlin berlin

Kaç gündür nerde bu kız diye aranıyodum ben de, meğer kalkmış gitmiş sevgilisinin yanına teee Berlin'e. Biz de burda böyle.. peeeeh!!

lazanyaaa

yok yaa bunun sınavla, sorumluluklarla falan ilgisi yok. hem içim daralıyo hem gözlerim doluyo, ne halt oluyosa anlamıyorum ama bi garip hissediyorum işte. Gidip lazanya yiyip yatağın içinde kaybolma çalışmaları yürütücem sanırım. Böhüüüü!!!

böyk

içim daralıyooooo! 20 günüm vardı, bugünü boşa harcadım kaldı 19 gün. Pöfff!

karayemiş

karayemiş olsa da yesek yahu...

19 Şubat 2009 Perşembe

kapalıyım belki?

Kabullenmeye çalışıyorum... ben bu arkadaşlığın öyle süper bi dostluk olmasına hazır değilim sanırım... Evet gidip havaalanından da karşıladım, şimdi de ne dese gülümseyerek "sureee!" diyorum, evet ona hiç farkettirmiyorum ve hatta kendimi bile kandırıyorum belki ama ben istemiyorum şimdilerde kimse ile görüşmek. Aslında bu sadece Ruxy için değil herkes için geçerli. Kimseyi görmek, konuşmak, salak salak sırıtmak istemiyorum. Ben mutluyum şu anda, bilgisayarımın başında sadece kendi insanlarımla görüşüyor olmaktan çok mutluyum. Ve kendi gününün büyük kısmını WOW başında harcayanlar bana bloğum olduğu, bloğumu sevdiğim ve sık sık yazdığım, bloğumdaki insanları önemsediğim için "sanal" muamelesi yapsalar da, umurumda değil.

PS: etiketi yazarken aklıma geldi. Sanal ve banal kelimeleri var da Onal diye bi kelime de var mı acaba :P

kar...

ben hep böyle çığlık çığlığa sevinirim ya hani kar yağınca..bu defa hüzünlendim, neden bilmiyorum...

18 Şubat 2009 Çarşamba

yazmaaaa

Hani Zerrin'cim yarın diğer blogu açınca ilk gördüğü yazı az önce yazdığım doğumgünü yazısı olsun istiyorum ya; hani bu yüzden yeni yazmamam gerek ya: Allah'ım yazdıkça yazasım geliyo! Şair, yazar, daktilo, printer, katip, ne varsa işte hepsinin birden ruhu kaçtı sanki içime! Hay allahım ya, git yat uyu be cadı!!!

17 Şubat 2009 Salı

üşümedim kiiii!

Gittim geldim, hiç de sıkılmadım, gayet de iyi oldu, üstelik üşümedim de. Bir işe başlayana kadarki motivasyon eksikliğimden kaynaklanıyor sanırım bu odadan çıkmama sendromum. Kızceğiz de çok sevindi, ben de çok mutlu oldum. Ha bana sorarsanız hala gereksizdi benim oraya gidişim ama sevindi işte, olsun noolucek yani :)

yine üşüycem lan

Şu anda evden çıkmamak için camları silmeye bile başlayabilirim. Acaba dışarı çıkma fobisi falan mı oluştu bende? Yok yaa, üşüycem yine biliyorum o yüzden aslında tüm tembelliğim. Tek başıma dışarı çıktığım zamanlar çok üşüyorum. belki de sadece o zamanlar tüm aklımı soğuğa veriyorum da ondandır...
Neyse, yapcak bişiy yok, ben gidiyorum, bi kaç saat üşüyüp gelcem =/

şiiiiiiiiiiiiiir

Bundan sonra şiirleri buraya koymaya karar verdim. Aslında çok da sağlam bi karar değil bu ama şimdi öyle esti. Efenim aslı şurda; ve şurda. Her iki blogu takip edenler için tekrar oldu ve fakat bi ara tamamen taşımaya üşenmediğimde tekrar olmayacak, sadece burda olacaklar.
Bu sıralar enitaym viçi'yi ihmal ettiğimi fark ettim de, arayı kapamaya çalışıyorum, şiirlerle gönlünü alırım belki dedim. =P

No Girl!

İçimdeki herşey bi minicik noktaya çekiliyo sanki ve korkarım ki yakında jetler fışkıracak.

Sezen çok güzel demiş yahu, "yürek koca bi karadelik" vallahi öyle! Ama bu sefer karadelik yüreğimde değil de çok şükür; içimde bi yerlerde işte nerde olduğunu ben de bilmiyorum ama çok daralıyor içim. Sebebi de hiç ama hiç havaalanı yollarına düşmek istememem, ama söz vermiş olmam, bi de mantığını anlamasam da "bana ihtiyacı var galiba" diye düşünmem. Ha sonunda elini kolunu sallaya sallaya, güle oynaya gelen bi kız çıkacak ama en azından içim rahat edecek o ayrı.

Yes Man'e alternatif birisi benim için No Girl filmi çeksin lütfen, mümkün mü? İnsanları kırmamak için çektiğim eziyetleri bi ben biliyorum vallahi yeter artık.

13 Şubat 2009 Cuma

sweet dreams...

time to sleep for the witchie...

sincap cap cap cap

Var mı böylesi güzel bişiy daha? Al karşına bir sincap, aç aynı şarkıları, dinle aynı anda, aynı anda kaldır kadehleri şerefe, saat olsun 4 orda 5 hatta, sezen, sertab, nilüfer, vega, evanescence, tanju okan, zülfü gelsin tek tek söylesinler sizin için, önce birbirinize için sonra herşeye için, keyifle, kederle, hüzünle, huzurla...

11 Şubat 2009 Çarşamba

kiiiip puaning pilisss

heheeyyt! sanırım son 10 entry'e birileri hep bişiyler demiş süper, sıkma canını vs. gibi. şimdi farkettim ben salağı ve sevindirik oldum. hehee!

GIK!

eeöööö şey....
ben nasıl oldu, ne ara oldu bilmiyorum da, sanırım 1 saat içinde 4 kadeh şarap içmek biraz hızlı geldi bana sanki. bilmiyorum ama sanki ben biraz böyle sünger üstünde yürüyor gibi miyim neyim acaba? =)) Dondurmamı yedim, şimdi bol bol su içerek normale dönüp uyumayı bekliyorum =P

6 Şubat 2009 Cuma

dua edin

5,5 du yattığımda. Ama süper bi verimlilik söz konusu değildi. Geriye kalan3 önemli konudan 1 ine biraz bakabildim. Şimdi de gitmem gerek artık, o salak sınava girip çıkıp aklımdan atmam gerek. Umarım sona kalıp dona kalan 3 konu başıma büyük işler açmaz, umarım geçerim bi şekilde... 14 Nisan'daki bütünlemeye girmeyi gerçekten hiç istemiyorum.

2 Şubat 2009 Pazartesi

Kısa kısa

* sanırım çoook uzun zamandan beri, yaklaşık 2 veya 3 hafta, ilk defa bir günde iki normal öğün yemek yedim, öğlen ve akşam. Tüm vücudum sadece midemden ibaretmiş gibi hissediyorum.

* Kırmızı çiçeklerle beyaz çiçekleri aynı vazoya koyarsan kırmızılar solar beyazlar açarmış.

* Mutlu isem yorgun da olsan çalışmaya devam etmek istiyormuşum, mutsuzsam günlerce hiç kımıldamadan durabiliyormuşum. Yanarım yanarım da boşa geçirdiğim günlere yanarım. Salak kafam. Bugün bu yanmak meselesi ile ilgili bişiyler karaladım zaten kuantum dersi molasında, bi ara temize çekip size de anlatıcam sanırım.

* Oy midem midem midem...

* Bugünün 6. fincan kahvesi için su ısıtıyorum, suyum ısınınca kahvemi alıp çalışmaya çalışıcam, defterlerin üstünde uyuyakalmazsam :)

29 Ocak 2009 Perşembe

=/

dış etkilere bu kadar açık olmak hiç iyi bişiy değil. Bi an bişiy oluyo yüzüm görünmez oluyo sırıtmaktan, hemen ardından başka bişiy oluyo aptallaşıp kalıyorum. Dün akşamdan beridir sanırım, ya da bu sabahtan beri, bilmiyorum artık hangisi olduğunu, Elena bi garip davranıyo bana. Az önce şeker kutumu alıp gittim biraz şeker vermeye, noolduğunu sordum söylemedi, skype'dan yazıp bi daha sordum, kötü bi gün geçirdim sadece dedi. Ama bişiy olduğu kesin. Hadi bakalım ne çıkacak arkasından...

24 Ocak 2009 Cumartesi

orda kaça?

Kimdi bilmiyorum şimdi ama biri external harddisk sormuştu bana orda fiyatlar nasıl diye. Aha tam da şimdi elimde indirim kataloğu var Staples'in,

1000GB --> 88 euro
Hem 250GB hem de 500 GB --> 55 euro

Karşılaştırmak için Mavi bilgisayarın web sayfasına baktım, 1000GB -->219 YTL imiş. Euro kurunu 2,2 varsayıp hesaplasak çok ciddi bi fark çıkmıyo.

Bilginize...

Halley ya ya yaa!

Hayatımın ilk arnavut ciğerisini yapmış bulunmaktayım. Bence güzel oldu ama bu defa Pi'nin dediği gibi insanlar yemeği yememek için parmaklarını yediler sanırım =) Yanına da ilk soğan salatamı yaptım, çok kıytırık oldu. Zaten ciğer de hiç düzgün olmadı ama ben o kadar uğraştıktan sonra bi de açlığın verdiği şevkle afiyetle yedim. Şimdi de odama geldim, burada hep istediğim ama bakkala gidince almayı unuttuğum, Tr'de de hiç aklıma gelmeyen şeyi olmıştım bugün bakkaldan, onu yiyorum afiyetle, yanına da çayım olsun diye bekliyorum ama çaydanlığım kırıldıktan sonra yenisini almadığım için sallama çay falan filan. Neyse efenim ne diyoruuuuz: YAŞASIN HALLEY! =)

21 Ocak 2009 Çarşamba

hani?

Hayat sadece benimle mi böyle dalga geçercesine oyun oynuyor yoksa herkesle böyle ama insanlar çaktırmıyorlar mı? Yok canım bu kadar değildir! Kendimi dik tutmaktan yorgun düşüyorum bazen, hani uzun süre bişiy taşırsın elinde de kolun ağrır ama yine de bırakamazsın ya, öyle işte...

son gönderdikleriniz de iyi değil

İşi gücü bıraktım yüksek çözünürlüklü resim derdine düştüm bi de! hay allah sizi uçurtma gibi yapsın salım salım sallanasınız güneş rüzgarlarında e mi! Yok işte anacım yok daha yüksek çözünürlüklüsü! Sonunda kendim çizicem o olacak yani! Eöööhhhh!

18 Ocak 2009 Pazar

tren

çözüm bulundu! ben trenle gidicem, o arabayı aldıktan sonra gelip beni tren garından alıcak. Ama benim öğrenci biletim o mesafeyi kapsıyor mu bilmiyoruz işte. Bi ihtimal tren garından sorup öğrenebilirim bunu, veya riski göze alıp kimseye bişiy demeden binerim trene, biletçi amca gelir bişiy derse o zaman tatı cadılık ederim, işe yaramazsa cadalozluk ederim, o da işe yaramazsa paşa paşa öderim cezayı naapalım yani. Hep sevmişimdir zaten tren yolculuklarını. Kısa da olsa trene binmek iyi gelir sanırım, umarım, lütfen...

utangaç hediyeler

Aslında bu insanlar(arkadaşım anne-babası) beni giderken havaalanına bırakmışlardı, ben de onlara bi şişe şarap getirmiştim gelirken. Ama benim öyle garip bi huyum var ki insanlara aldığım hediyeleri vermeye utanıyorum. Bi yere bırakıp gitmek, sonra da senin odanın/evinin/arabanın şurasına bişiy bıraktım demek daha rahat geliyo. Yoksa gidip elden veremiyorum, manyak gibi utanıyorum. Bu durum sıklıkla burdan Tr'ye götürdüğüm çikolatalarda falan oluyo. Burda günlerce liste yapıyorum kimseyi unutmıyım diye, herkesin sevdiği türü falan not edip ona göre alıyorum, sonra gidince verene kadar karnıma ağrılar giriyo. Bi de burda Maria'ya taa geçen yaz dönüşü aldığım hediye var, hala veremedim hatuna. Şimdi yılbaşı nedeniyle veriyim dedim ama yine veremiycem sanırım. Bi insan hediye almayı bu kadar sevip onu vermekten nasıl bu kadar utanır ki? Ha doğumgünleri başka ama, o zaman utanıp sıkılmıyorum bi tek...

anababa ebevyn parents her ne zıkkımsa o işte

Birazdan patlıycam sanırım!

İçim daralıyo. Hapsedilmiş gibi hissediyorum kendimi. Ama dışarı çıkmak da istemiyorum. Rezalet bi soğuk var çünkü! Ve ben artık üşümekten yoruldum resmen. Arkadaşım anababasını aradı (bu ne yaa ana-baba, parents işte, ebevyn de denilmiyo, grrrr!) arabayla gelip bunu alacaklarmış sonra bu babasından arabayı alıp fotoğraf çekmeye gidecekmiş ben de onlarla gidecekmişim. Ya insanlar ingilizce bilmiyor, ben de almanca konuşamıyorum o salak bebenin yanında çünkü gülüp duruyo, salak işte. İstemiyorum gitmek, kimseyi görmek falan istemiyorum. Kimseye antipatik şekilde gözlerimi dikip öküz gibi bakmak istemiyorum, tanımadığı ben hakkında sırf konuşamıyorum diye yargılarda bulunmasını istemiyorum o koca popoplu annesinin, istemiyorum işte yaa! Ama istemiyorum diyince, çocukluk etme onlar da insan seni yemezler merak etme, diyo. Evet yemezler ama ben geberiyorum ölüyorum stresten yaa, istemiyorum işte!

17 Ocak 2009 Cumartesi

bugün ne öğrendik

Pişirmeye gerek olmayan, Crem Ole 3dk.'da hazır pudingleri intla sıcak sütle yapıcam ki içine atacağım bisküviler erisin derseniz hiç bi b.ka benzemiyo haberiniz olsun. Pişirmeden yapmak için bunu bulucam diye dükkan dükkan gez, sonra gel sıcak sütle yap, b.k gibi tadı olsun. E hakettim ama yani!

14 Ocak 2009 Çarşamba

eti eti eti

4-5 gündür bitmiş ama eklenecek 3-4 cümleyi bekler vaziyette masamda duruyodu. Bugün yazı işleri müdürü beni şikayet edercesine ayın 7'sinde gönderdiği maili bana ve Alp'e bi kez daha göndermiş, "bi hafta geçti hala ses yok" dercesine... Eksik cümlelerimi ekleyip gönderdim hemen. Daha iyi olsun diye işleri erteleyip sonunda hiç yapmıyorum bazen, eğer bu mail gelmeseydi onca çalışmanın sonu da yine aynı olacaktı az kalsın. Neyse şu maili gönderdim ya, sırtımdan nasıl bir yük kalktı, nasıl rahatladım anlatamam. Sanki 2 gündür içimdeki sıkıntı masamın üstünden bana bakan o mavi kağıtlardaymış... Oh çok şükür! Şimdi bakalım sevgili editörümüz istediği garip değişiklikler yapılmış versiyonu beğenirse Şubat sayısında karşınızdayız.

Soru sor da bileyim, bana da çikolata getir diyenlere soru: bilin bakalım nerde yayınlanacak yazı?

13 Ocak 2009 Salı

öyyykkk

Hani ben "repeat 1" mode yapmıştım ya almora'nın şehrazatı için. Hah işte o modu kaldırmayı unutup, pc'deki tüm şarkıları bir playliste atıp, aradan rastgele bi tane seçip play'e basınca random tüm şarkıları çalacak sanımam ve ama aslında hep aynı şarkıyı çaldığını anlamam 1 saat sürdü. 1 saatin sonunda 'amma uzunmuş bu şarkı da be yahu' dememle iTunes'u açıp bakıp da reapt modunu görüp başımdan aşşağı sular dökülmesi bir oldu. Ben de diyorum bu aralar kendimi neden bu kadar salak hissediyorum, meğer gerçekten salak olduğum içinmiş. Bir saattir Justin Hayward "you're not here" diyip duruyo, ay bayıldım!!!

rul rul rul

1 saat 15 dakikadır giyinmeye üşendiğim için mutfağa gidip kahvaltı yapamıyorum, birazdan açlıktan bayılıcam ama asıl nedeni açlık değil tembellik olacak, haber veriyim dedim. İşin garibi, koca gardrobu düzelttim katladım yerleştirdim, cici cici oldu hepsi bana bakıyo 'beni giy beni giy' diye ama... ay uykumu mu alamadım nedir bu böyle :?

11 Ocak 2009 Pazar

gezegende manyak mı yok?

sessizce maillerimi kurcuklayan sevgili pisikopat insan, şifremi değiştirdim, hayırlara vesile olsun! allah hepimizi senin gibi densizlerden korusun, hatta mümkünse içine sen ve senin gibilerin sığabileceği kadar büyük bir kazan versin bana da Kızılay'ın ortasında fokur fokur kaynatayım hepinizi!

10 Ocak 2009 Cumartesi

boğazımda düğümlenen...

giderken bana verdiğin defteri açtım şimdi. senin el yazın, senin harflerin, senin cümlelerin... kokun bile geldi sanki içinden.. çok özledim seni tüm şımarıklığına rağmen... en çok ne koydu biliyo musun kanka.. sana yazayım diye verdiğin o deftere yazdıklarımı okumamış olman koydu. gerçi okusan da... çok farklı tarzları olan iki insan olduğumuz için anlar mıydın beni bilmiyorum, anlardın sanırım, hep anladın ki.. ben de hep anladım.. şimdi de anlıyorum işin kötüsü, ama yanlış anladığını sana farkettirecek halim yok şu sıralar. Az kaldı, hayat yoluna girerse eğer, çok az kaldı yeniden toparlamama herşeyi. Seni de sımsıkı tutucam kolundan o zaman, o zaman yine 5 saat susmadan ve aynı anda konuşucaz, korkucak insanlar çenemizden =) olmazsa da, olmaz be kanka naapalım, sen biliyosun ne çok sevildiğini nasıl olsa!

sieee!!!

Terk mi edildim, terk mi ettim bilmiyorum. Yok yok, sevgilisel değil kankasal durumlar. Her neyse, artık bi kankam yok. Zaten oluşuna da çok şaşırıyodum. Bi tek bi girlfriend'im var o da teee İtalya'da, long-distance-relationship zor be anam...bi de girl friend yani. peeeh!

6 Ocak 2009 Salı

Kutu kutu pense, elmamı...

Usb'den taktım HP F380'i, yeni donanım bulundu bile demedi. Açtım text editor'le istediğim dosyayı, yazdır dedim yazdırdı. Ben bu Elma'yu sevmiyim da naapiyim!

buuuuz!

Dün yorganın altında zangırdayarak geçirdiğim iki saatin sonucu olarak sanırım, bu sabah gözümü açtığımda bademciklerimin kulaklarımdan fırlayacak kadar kocaman olduğunu, yutkunmanın acı veren bir eylem olduğunu, burnumu kullanarak nefes almaya çalışmanın anlamsız olduğunu ve beynimin sünger gibi olduğu farketmiş bulunmaktayım. Hayırlara vesile olsun, hastayım efenim...