15 Kasım 2008 Cumartesi

başlık unutmuşum

estiler bana yine. diğer blogu ing & alm kastırmaktan vazgeçtim. Onur'un aklına mı uydum, Türkçe'yi mi özledim, tembellik mi ediyorum bilinmez. Kahramanımın dediği gibi, hangi gün içimden nasıl geliyosa öyle yazıcam. Sanki Türkiye'nin en yüksek tirajlı gazetesinin başyazarıyım, sanki mutlaka birileri okusun diye yazıyorum. Tamamen gereksiz bi inat uğruna başladı blog faslı, sonra tüm "ne var ne yok hiç haber vermiyorsun" maillerine aynı şeyi yazmıyım diye kıvrandığım günlere de çözüm olsun diye adresi de yazdık fb'a, msn'e, dA'ya. şimdi dert oldu bana. Deli miyim neyim? Tamam deliyim de yani eaaahh!

14 Kasım 2008 Cuma

why do we crucify ourselves

where're those angels when we need them?

kaffaaaa

"bu kafayla bi yere varamazsın" diyenlere, "ben yirmibeş yılda bu kafayla buraya vardım. sen?" demek istiyorum. Diyorum. Yüzüne karşı ama içimden. Yeterince çiğ olabilirsem bir gün dışımdan da diyebilirim belki.

gece melek ve bizim çocuklar...

her Zaman biliyorsun da,
baZen daha bi iyi anlıyorsun,
daha kıymeTli hiçbişiy yok,
başını huZurla dayayabildiğin bir omuZdan başka...

13 Kasım 2008 Perşembe

gece gece

Can dündar, Mustafa, Turgut Özakman, 32.gün falan diye konuşunca ZB ile, Can Dündar'ın bugünkü yazısını okuyup yeniden telefon etmek istedim. Odamızı aradım ama sanki sesini değiştirmiş birisi alo dedi, ben de ZB'cim sanım, "aşkım?!" dedim ama dememle fırçayı yemem bir oldu. Yanlış numara düşmüş. Nasıl oldu bilmiyorum çünkü telefonda kayıtlı numarayı aradım önceden aranmışlar arasından seçip. Adamın hastası varmış bu saatte aranır mıymış? Ben de korktum bi an, bi de hep hödüklük edip insanın yüzüne kapatan yanlış numara arayıcılarından olmamak için özür dilemeye başladım.
- Afedersiniz yanlışlıkla oldu.
- Yanlışlıkla ama gecenin kaçında arıyorsunuz?
Sanki adamı aradım gecenin kaçında! Annemi arıyorum allaan hödüğü, ister gecenin 1'inde ararım ister sabahın 4'ünde sana mı sorucam? demedim tabii
- Özür dilerim yanlışlıkla oldu.
- Hastam var benim bu saatte aranır mı?
Hayvanoğlu hayvan, hastan falan da yoktur kesin uykundan uyandığın için palavra atmışsındır. Hastası olan adam o saatte çalan telefonda o kadar konuşur mu? Hadi o saatte telefon çaldı, bari bi de ben gürültü yapmıyım diyip bi an önce kapatılır hasta olan evdeki telefon. Gerizekalı adam!

Sinirlenince feci oluyorum, kamburum çıkıyo, tırnaklarım uzuyo, gözlerim kan kırmızısı oluyo, e sesime de yansıyo tabii!
- İstemeden oldu işte, iyi geceler! Küt!!

Sonra adamın olmayan hastasını uyandırmamak için cepten aradım annemi. Ulan Telekom!!!

sağlam kafa sakin vücutta bulunur

panik yapmadan sakin sakin davranınca o kadar uğraştığım soruların aslında ne kadar kolay olduğunu gördüm her zamanki gibi. Bi de cosmo'yu halletik mi tamamdır bu iş. Gerisi haftasonuna!

koş witchie koş

uyudum uyandım bi güzel, derse koşuyorum!

ZZzzz...

Maria MPIfR director'ından randevu almamış!!! gittik adam çıkmak üzereydi, haftaya için randevumuzu aldık.

Kendime süper olmasa da güzel bi etek aldım. Güya iyice bakıp en sevdiğimi alıcaktım, her zamanki gibi afakanlar bastı. Sevmiyorum alışverişi. İstediğim şeyi söylesem birisi bulup getirse bana..internet alışverişinin öyle olması gerekiyo aslında ama kıyafetler konusunda biraz sorunlu olabilir keza olmadı geri göndericem dediğinizde bi dolu iş. Neyse fazla strese sokmadan kendimi, aldım sonunda istediğime benzer bi etek. Ama yine de planın yılbaşında anneanneme diktirmek. Hazır alınmış gibi olmuyo ama onun diktiklerini giymeyi çok seviyorum.

Elena ile öğle yemeği yedik, chilli con carne, çok tuzluydu. Bizimkiler çok daha güzellerini yapıyolar yurtta. Üstüne de kahve içip kek yedik ama kahve benim uykumu getirdi...

Uyku uyku uyku... yatağım beni çağırıyor... Akşamki uygulama dersi için aklım selim, huzurluyum... Huzurlu olunca kafam daha iyi çalışıyo, depreştiğim zamanlar aptalın önde gideni oluyorum.

Optical Observations dersinin hocasına mail atıp randevu almam gerek. Kurtulmak istiyorum bi an önce ki sıra Erciyes tezimle ilgilenmeye gelsin.

Yine uykum var... zzzZZzZZZZzzzZZZ...

12 Kasım 2008 Çarşamba

nım nnım nımmm

ulen ha bire çıkıyo bu euro! dün gece iş bankasının anasayfasında euro 1,2 ytl gördüm de zıplamaya başladım, sonradan anladım tabii salak adamların sitesinde sorun olduğunu. Sabahtan bu yana da çıktıkça çıkıyor şekerim, haftasonuna düşer umarım. Zaten çok bişiy farketmeyecek de... aman laf olsun işte benimkisi de. İki de bir girip kontrol edecek yeni bişiy buldum kendime. Çalışmıyım da, ne olursa olsun. Grrr!

Birisi buzluktaki gordon blue'larımı yemiş! =) ya da ben hiç gordon blue almadım, kendimi kandırıyodum. Neyse doğadinyuş* yedim ben de, idare ederdi...

*Portekizce fish-sticks anlamına geliyormuş. Evet, 1st floor family portugese öğreniyor =)

tembel teneke

tembellik kabusum oluyor yine. depresiflikten mi yoksa tembellikten mi bilmiyorum, sabahları yataktan çıkmamama sorunum var yine. Elena ile koşmaya başlarsak yeniden, utanma belasına sabahları kalkarım, yeniden alıştım mı zaten gerisi sorun olmaz. Ama kendi kendime neden yapmıyorum bunu? Kaç sabahtır sol omzumdaki şeytanın tembelliği, sağ omzumdaki sportif huriyi yeniyor, tembellikle başlayınca gün, işte şimdiki gibi saat 2,5 oluyor ve ben daha hala duş alıcam, alışverişe gidicem ve neye çalışacağıma karar vericem. Kabus kabus KaBuS!

tıpış tıpış

Sevgilisini kıskandığı için kendini çok ilkel biri olarak hissedip bundan utanan varsa beri gelsin yalnız kalmıyım.

11 Kasım 2008 Salı

geçti =)

ne mutlu bana, süper arkadaşlarım, güzel imkanlarım ve yeniden birisini kısakanabilecek kadar çok sevdiğim bir sevgilim var!

evet yine

kesinlikle insanın gözünü döndüren ve o esnada ne saçma ne anlamsız ne lüzumsuz olduğunu farkedemeyecek kadar transa geçmiş olduğun ama dalga dalga dalga içinde hissettiğin bi duygu bu. tütün sarısı hem de!

9 Kasım 2008 Pazar

daralıyor içim

geçmedi, geçmiyor, geçmeyecek gibi...

geçm(edi, iyor, eyecek) gibi...

g(eçm(edi, iyor, eyecek), ibi)...