18 Aralık 2008 Perşembe

elena da gitti...

dün tüm gün Doka ile konuştuk konuştuk konuştuk, allahım ne çok şey birikmiş, tam 5 saat konuşmuşuz. Sonra seminerime baktım, şimdilik hızlıca göz gezdirmek istediğim makale sayısı 308! =) sonra madagaskar 1 &2 yi izledim gece, bittiğinde saat 3 tü, baktım elena hala online, bu sabah uçağı kalkacaktı, meğer uyanamam korkusuyla uyumamaya karar vermiş. Benim de gözlerim cin gibiydi, hadi dedim ben de oturayım seninle. Ben biraz seminerime baktım biraz nette oyalandım, biraz örgü ördüm, o uyudu biraz, zaten kedi gibi kız, bi de gelip benim yatağımda uyumayı çok seviyor, o uyudu ben örgü ördüm birkaç yazı okudum vs. Sonra sabah oldu, kalkdırdım onu, gitti vailizini topladı, ben de giyindim çıktık birlikte, onu havaalanına giden otobüse bindirdim ben de dooru derse. Şimdi de gözümden uyku damlıyo ama uyuyasım yok... deniycem yine de...

14 Aralık 2008 Pazar

7!

bugün bir posta daha çikolata aldım, artık çikolatası eksik kalan kimse olmamalı. Keza fazladan aldığım isimsiz çikolatalar bile kaldı rafta. Ama hala 3 hediyem eksik, birine param yetmedi diğerlerine hala bulamadım ne alıcağımı. Neyse daha vakit var diyorum ama 7 gün kaldı! Aldıklarım masanın altında üstünde, rafta, kitaplıkta, valizin üstünde, torbalarda falan, dağıldı yine odam. Bir kez daha valiz düzeltmek istemiyorum ama bunlar etrafta olunca da benim içim daralıyor. Sanırım herşeyi bir üyük valize sığdırmaya çalışıcam. Aslında seminerim olmasa bi kot bi kazakla gelicektim ama seminere cici kız olarak girmek istediğim için yeni aldığım eteğimi ve ona uysun diye koca çizmelerimi yanıma almaya kalkışıcam sanırım. Allahım beni neden böyle kokoş yapıyorsun zaman zaman çok merak ediyorum. O çizmeleri taşımayı hiç istemiyorum ama o eteği o çizmeler olmadan giymek de istemiyorum ve seminere o etekten başka bişiy giymek istemiyorum.. çünkü tüm kumaş pantolonlarım şalvar gibi oluyor. hatta kotlarım da bol oluyor ama onları idare ediyorum bi şekilde, zaten kotu bi kere yıkadın mı topluyo kendini. Hem heycanlıyım hem stresli. Şimdiye kadarki gelişlerimin en streslisi oluyor bu sanırım. Allah yardımcım olsun...

9 Aralık 2008 Salı

doğru cevap

"What happened" sorusuna verilebilecek en güzel cevap "life happened".
My Blueberry nights

Sünger

sünger gibi hissediyorum kendimi. banyo süngeri gibi değil, hala denizin dibinde yaşamakta olan sünger gibi. Hani dalarsın derinlere de saçların slowmotion hareket eder ya denizin içinde, gözlerini açtığında görürsün bişyler ama hep fludur ya, nefesini tutarsın ama azcık hızlı hareket ettin mi kalbin hızlı çarpar ya nefesin yetmeyecekmiş gibi. Öyle işte. Reçelli ekmeğimi yemeyi bile unutmuşum, öyle...

6 Aralık 2008 Cumartesi

On puanlık uzman sorusu 1

Geceyarısından 2,5'a kadar Riziko oynayıp 3'den 4'e kadar almanca çalışan, üstüne biraz komedi dükkanı izleyen ve biraz kitap okuyup ondan sonra yatmayı düşünen witchie sabah kaçta kalmış olabilir?

5 Aralık 2008 Cuma

Komedi dükkanı .

Karnıma ağrılar girdi gülmekten, yediklerim boğazıma takıldı ölüyodum az kalsın. Karate Kid, izleyin abicim;
44.Bölüm 5 (ilk dört başka, doğrudan 5'ten başlayın) : http://www.youtube.com/watch?v=q4TUe7wgR_w
44. Bölüm 6: http://www.youtube.com/watch?v=zTuLCUfQKSc
44. Bölüm 7: http://www.youtube.com/watch?v=7Tu21VbahFc
44. Bölüm 8: http://www.youtube.com/watch?v=am8wPbECX_k
44. Bölüm 9: http://www.youtube.com/watch?v=SCsO2VDzrZI

Witchie in nuclear reaction!

Kozmoloji ödevi tamam da şu nükleer fizik ödevlerine gıcık oluyorum. Giremediğim dersin ödevini yapmak için debelenmek nedir yaa? Allah sizi bildiği gibi yapsın e mi, hayvan cibilliyetinin önde giden mahlukatları! Bak daraldım yine daraldım! Biri sağ kenardan tutup sola doğru itekliyor sanki; en boy oranı bozulmuş jpeg resimleri gibi daralıyor içim, beynimden dumanlar çıkıyor işte bak! Grrrr!

3 Aralık 2008 Çarşamba

şeytan diyo ki!

içim daraldı: uçak, bilet, tarih, aktarma, plan, program, kayseri, istanbul, seminer, toplantı, fındık, fıstık...

semineri vermek zorunda olmasan gitmek istediğimden bile emin değilim şu anda. İstediğim için, beni mutlu edeceği için yapacağım şey yük oldu bi anda sırtıma.

Kendimi çalışma masasının çekmecelerinden birine koymak istiyorum iyice katlayıp katlayıp.

Yine herkesi birden nasıl mutlu ederim dertler geldi bindi tepeme. Herkes kendisi ile ilgilenilmesini istiyor, neden, beni sevdikleri için. Bırakın da ben hepinizle elimden geldiği gibi ilgileneyim, nedir bu baskı? Bunu kime söylesen, "Ay haklısın gerçekten, gel biz seninle bilmem ne yapalım" diyo, şaka gibi! ya da "ay bende miii?" ay evet, sen deee! diyemiyorum tabii. Dememem gerek. Heyheylerim geliyo böyle ama sonra çok özlüyorum tabii o ayrı. Ama hiç yaşama alanı bırakmıyorlar ki... Of allahım of!

30 Kasım 2008 Pazar

THY, kendine gel şekerim!

19
THY'na çuvalla para veriyoruz, adamlar Sun Express uçağına bindiriyo bizi. Ben de Sun Expres'le uçarım. Gittim baktım sun Exp. sayfasına, aynı uçuş aynı saatte aynı uçakta, %30 daha ucuz. Bu adamlar bizi iyice aptal yerine koyuyorlar artık, yuhunuz!

29 Kasım 2008 Cumartesi

hoynarinna rinna rinna rinanayyyy

hadi gündüz sıkıcıydı geçti bi şekilde, akşam sıkıcıydı bitti, gece sıkıntıdan geberdim ama atlattık, e saat 5.40 oldu hala mı be kızım! işin kötüsü, canım çok feci şekilde kaşarlı yumurta istiyo. Bu saatte ne güzel yenir şöyle yağına da ekmeği bandıra bandıra. Geçen gün Ümit Markete gittiğimde özellikle dikkat ettim ama bulamadım bizim ekmekten =/

28 Kasım 2008 Cuma

bilmece bildirmece

açılımını bulana süprüz var: "himym" nedir? bilin bakalım...

uyan witchie uyan

sabah erken kalkarsam belki nükleeri hallederim, miyim, acaba... salak telefonun saatini erteleye erteleye bihal oluyorum. Alarmı hiç kurmasam telefon da rahat edecek ben de, nasıl olsa birisi aramadıkça uyanmıyorum doğru düzgün, çıkmıyorum yataktan. Amanın şarjı bitiyodu, unutmadan takıyım... güya yemek yiycektim, duş alcaktım falan fistan. yemek bile yemedim ya.. öğlen yediğim iğrenç hamburger hala midemi bulandırıyor. Eskiden iki big mac menü götüren bi canavardım, artık bir menüyü bile kendi başıma bitiremiyorum. Hatta son zamanlarda mc donald's'ın blumik insanlar için çalışmaya başladığını düşünüyorum. Ye ye, kus! Öyle bi hisse neden oluyo bende, ama ben kusamıyorum tabii ki. Kusamamak, alkol aldığın zamanlarda rezil olmamak adına güzel ama zehirlenince falan çok feci... Tamam daha fazla iğrençleşmeden yatıyım ben artık. Neyse ki portobello cadısı uyku getiriyo(bu yüzden de asla bitmeyecek sanırım o kitap).

saçmalama safhaları

Elimi kolumu koyacak yer bulamıyorum, çok garip bi durum ve başka nasıl anlatılır, hiçbir fikrim yok. Hatta "fikrinden geceler yatabilmirem"..

Tam kuantum yoluna girdi derken bu geceyi boşa harcayarak nükleeri batırmış bulunuyorum.

Ya geçen gün fazla gelen saatlerimi geri verin ya da bu kollar fazla, onları alın...koyacak yer bulamıyorum...

27 Kasım 2008 Perşembe

uyusanaaaa

kafayı yedim iyice! akşam akşam gayet de yorucu bir çarşı pazar faslından sonra saat 2 olmuş ve benim yarın sabah 9 da dersim var bu demek oluyo ki en geç 8 de kalkmam gerek ama hala yatasım yok çünkü gece gece zerrin'cimle çok tatlı sohbet ettik keyfim çok yerinde. Manyak mıyım? of,evet!

25 Kasım 2008 Salı

"iki kez işten atılmış birisi olarak işsizliğin en kötü yanı, selam vermeyeceğiniz insanlara mecbur kalmaktır" dedi...

24 Kasım 2008 Pazartesi

tok açın halinden ne anlar

fazla saatlerim vaaaaaar

bazen olur ki 24 saat yetmez bana. Yapmak istediği çok şeyi olan insanlar için geçerli sanırım bu. Ben bu aralar hiçbişiy yapmak istemediğim için 24 saat çok fazla geliyor. İsteyen varsa haber versin, 1er 2şer dağıtayım fazla saatlerimi.

22 Kasım 2008 Cumartesi

prty timeeeee peh!

evet acınası hallerim de var benim, çoook imrenilesi şartlarım da..insanım ben, ne Meryem ana ne de geceleri köprü altında uyuyan bir çocuk. belki de hepsi...
dudaklarım uyuşuk... son bir bira içip uyuma vaktidir belki, belki de sabaha kadar dans edebileceğim kafa dengi birileri bulurum kim bilir...

hayat beni neden yoruyorsn?

21 Kasım 2008 Cuma

sarhoş sarhoş sarhoş olasım vardı bu akşam tam da cosmo.'dan çıkıp sevgilimle konuştuğum zaman. ve şimdi hızlı içilmiş bir koca şişe şarap akabinde yeterince sarhoşum sanırım tam da yemek sonrası ve parti öncesi. hatırlamamacasına sarhoş olmak bişiylerin öcünü almak istiyorum bu hayattan..belki sevgiliden uzak kalmanın öcünü..sahoş olarak alınmaz ya bu..neyse.. yine de sarhoş oldup sızmak en güzeli bu cuma gecesi aklımda sevgilinin hayaliyle...

the person you have called is quite drunk now, please try again tomorrow at around 13 o'clock =)))

bu da benim ilk sarhoş entry'im olsun

az uyuuuu

yeniden çok çalış az uyu moduna geçtim ama yan etkileri gece acıkmaları ve sabah sporunun iptal edilmesi olacak sanırım. ım... bi daha düşünsem bunu... en azından durumu toparlayana kadar böyle idare edebilirim, şu kek bi an önce bitse içim daha rahat edecek, pufur pufur çok süper çok!

20 Kasım 2008 Perşembe

anneannem

karnının doymayacağı yerde açlığını belli etmeyeceksin der anneannem. Her gün bir kez daha görüyorum hayatta, çok doğru. İyi ki doğmuşsun canım anneannem... Buraları okuyabilsen ne çok kızar üzülür gülerdin kim bilir. Boşver, sen sadece güzel haberleri bil, böylesi daha iyi.

inatçı witchie

süper zeki blogger'a entry girerken bir görüntü yüklerseniz, img tagi içinde border="0" yazsanız bile border geliyor. Bundan kurtulmak için ana sayfanın html kodları içinde post img kodundaki border=1px değerini 0 yapmak gerekiyormuş. Bulana kadar bunca vakit geçti. Gerçi şimdiye kadar böylesi inat etmemiştim bulmak için o da ayrı..

17 Kasım 2008 Pazartesi

Aşk!

Aşk dön ölümden
Geç tenimden

mission impossible!

hayatta kalmak neden bu kadar zor yaa? Parmağımı yaktım şimdi de! grrrr!

16 Kasım 2008 Pazar

seyr-i migren

14:50 ilk aspirini aldım, bi lokma tuzlu bi dilim tatlı bişiy yedim.

23:28 Baş ağrısına ses ve koku hassasiyeti, şiddetli mide bulantısı ve yüksek tansiyon da eklenince tırstım, Elena ve Raqel'e gittim. Elena bilmediğim bi ilaç verdi, Raqel de papatya çayı yaptı bana. Biraz daha iyiyim, en azından ekrana bakabiliyorum, gülümseyebiliyorum ama hala çok fazla koku duyuyorum. Saatlerdir karanlık odada başım ellerimin arasında oturmaktan çok sıkılmıştım, gözlerim açıldı biraz, iyi olucam umarım...

02:50 Aldığım ilaç çok iyi geldi, sanırım ilk defa alınan ağrı kesicinin hikmeti, umarım yarına bişiym kalmaz ama bunun için bi an önce uyumam gerek. Yatay konuma geçince tansiyon fırlıycak yine diye tırsıyorum biraz ama en azından mide bulantısı, koku hassasiyeti ve ağrının o şiddetli kısmı gitti.


* uzun süre bişiyle ilgilenemiyorum, kendimi meşgul tutmaya çalıştığım bu süre boyunca seksen tane entry girebilirim ama bu blogun doğası böyle zaten, çevreye verdiğim rahatsızlıktan ötürü özürs...

bye bye heppinisss

Bunun adının migren olduğunu söylemek ne kadar şiddetli ve dayanılmaz olduğunu tarif etmeye yetmiyor. Aşk gibi özlem gibi ağrı için de bir scala yapılmasını talep ediyorum. Geberiyorum! Son isteğimi gerçekleştirmek zorundasınız!
o kadar ağırdan alınmış bir cumartesinin ardından en az bir nükleer reaktör kadar verimli olması gereken bu Pazar günü her ne kadar 10.5 kahvaltısı sayesinde uyandırılmış olsam da, sevgili migrenim sağ tarafımı esir almış durumda. Malum sol taraf olsaydı bu kadar ciddi bir sorun olmazdı keza ben ancak sağ gözümle görebiliyorum!!!

evet ödevleri yapamıyorum, kitap okuyamıyorum, ekrana bakmaya bile zorlanıyorum, uyuyamıyorum, odamdan dışarı çıkmak istemiyorum...yatağın altına saklansam ve herkes beni unutsa, ödevler projeler dersler hocalar akrabalar ve hatta balığım bile beni unutsa ve kavanozundan çıkıp kendi yemini kendi yese...

15 Kasım 2008 Cumartesi

başlık unutmuşum

estiler bana yine. diğer blogu ing & alm kastırmaktan vazgeçtim. Onur'un aklına mı uydum, Türkçe'yi mi özledim, tembellik mi ediyorum bilinmez. Kahramanımın dediği gibi, hangi gün içimden nasıl geliyosa öyle yazıcam. Sanki Türkiye'nin en yüksek tirajlı gazetesinin başyazarıyım, sanki mutlaka birileri okusun diye yazıyorum. Tamamen gereksiz bi inat uğruna başladı blog faslı, sonra tüm "ne var ne yok hiç haber vermiyorsun" maillerine aynı şeyi yazmıyım diye kıvrandığım günlere de çözüm olsun diye adresi de yazdık fb'a, msn'e, dA'ya. şimdi dert oldu bana. Deli miyim neyim? Tamam deliyim de yani eaaahh!

14 Kasım 2008 Cuma

why do we crucify ourselves

where're those angels when we need them?

kaffaaaa

"bu kafayla bi yere varamazsın" diyenlere, "ben yirmibeş yılda bu kafayla buraya vardım. sen?" demek istiyorum. Diyorum. Yüzüne karşı ama içimden. Yeterince çiğ olabilirsem bir gün dışımdan da diyebilirim belki.

gece melek ve bizim çocuklar...

her Zaman biliyorsun da,
baZen daha bi iyi anlıyorsun,
daha kıymeTli hiçbişiy yok,
başını huZurla dayayabildiğin bir omuZdan başka...

13 Kasım 2008 Perşembe

gece gece

Can dündar, Mustafa, Turgut Özakman, 32.gün falan diye konuşunca ZB ile, Can Dündar'ın bugünkü yazısını okuyup yeniden telefon etmek istedim. Odamızı aradım ama sanki sesini değiştirmiş birisi alo dedi, ben de ZB'cim sanım, "aşkım?!" dedim ama dememle fırçayı yemem bir oldu. Yanlış numara düşmüş. Nasıl oldu bilmiyorum çünkü telefonda kayıtlı numarayı aradım önceden aranmışlar arasından seçip. Adamın hastası varmış bu saatte aranır mıymış? Ben de korktum bi an, bi de hep hödüklük edip insanın yüzüne kapatan yanlış numara arayıcılarından olmamak için özür dilemeye başladım.
- Afedersiniz yanlışlıkla oldu.
- Yanlışlıkla ama gecenin kaçında arıyorsunuz?
Sanki adamı aradım gecenin kaçında! Annemi arıyorum allaan hödüğü, ister gecenin 1'inde ararım ister sabahın 4'ünde sana mı sorucam? demedim tabii
- Özür dilerim yanlışlıkla oldu.
- Hastam var benim bu saatte aranır mı?
Hayvanoğlu hayvan, hastan falan da yoktur kesin uykundan uyandığın için palavra atmışsındır. Hastası olan adam o saatte çalan telefonda o kadar konuşur mu? Hadi o saatte telefon çaldı, bari bi de ben gürültü yapmıyım diyip bi an önce kapatılır hasta olan evdeki telefon. Gerizekalı adam!

Sinirlenince feci oluyorum, kamburum çıkıyo, tırnaklarım uzuyo, gözlerim kan kırmızısı oluyo, e sesime de yansıyo tabii!
- İstemeden oldu işte, iyi geceler! Küt!!

Sonra adamın olmayan hastasını uyandırmamak için cepten aradım annemi. Ulan Telekom!!!

sağlam kafa sakin vücutta bulunur

panik yapmadan sakin sakin davranınca o kadar uğraştığım soruların aslında ne kadar kolay olduğunu gördüm her zamanki gibi. Bi de cosmo'yu halletik mi tamamdır bu iş. Gerisi haftasonuna!

koş witchie koş

uyudum uyandım bi güzel, derse koşuyorum!

ZZzzz...

Maria MPIfR director'ından randevu almamış!!! gittik adam çıkmak üzereydi, haftaya için randevumuzu aldık.

Kendime süper olmasa da güzel bi etek aldım. Güya iyice bakıp en sevdiğimi alıcaktım, her zamanki gibi afakanlar bastı. Sevmiyorum alışverişi. İstediğim şeyi söylesem birisi bulup getirse bana..internet alışverişinin öyle olması gerekiyo aslında ama kıyafetler konusunda biraz sorunlu olabilir keza olmadı geri göndericem dediğinizde bi dolu iş. Neyse fazla strese sokmadan kendimi, aldım sonunda istediğime benzer bi etek. Ama yine de planın yılbaşında anneanneme diktirmek. Hazır alınmış gibi olmuyo ama onun diktiklerini giymeyi çok seviyorum.

Elena ile öğle yemeği yedik, chilli con carne, çok tuzluydu. Bizimkiler çok daha güzellerini yapıyolar yurtta. Üstüne de kahve içip kek yedik ama kahve benim uykumu getirdi...

Uyku uyku uyku... yatağım beni çağırıyor... Akşamki uygulama dersi için aklım selim, huzurluyum... Huzurlu olunca kafam daha iyi çalışıyo, depreştiğim zamanlar aptalın önde gideni oluyorum.

Optical Observations dersinin hocasına mail atıp randevu almam gerek. Kurtulmak istiyorum bi an önce ki sıra Erciyes tezimle ilgilenmeye gelsin.

Yine uykum var... zzzZZzZZZZzzzZZZ...

12 Kasım 2008 Çarşamba

nım nnım nımmm

ulen ha bire çıkıyo bu euro! dün gece iş bankasının anasayfasında euro 1,2 ytl gördüm de zıplamaya başladım, sonradan anladım tabii salak adamların sitesinde sorun olduğunu. Sabahtan bu yana da çıktıkça çıkıyor şekerim, haftasonuna düşer umarım. Zaten çok bişiy farketmeyecek de... aman laf olsun işte benimkisi de. İki de bir girip kontrol edecek yeni bişiy buldum kendime. Çalışmıyım da, ne olursa olsun. Grrr!

Birisi buzluktaki gordon blue'larımı yemiş! =) ya da ben hiç gordon blue almadım, kendimi kandırıyodum. Neyse doğadinyuş* yedim ben de, idare ederdi...

*Portekizce fish-sticks anlamına geliyormuş. Evet, 1st floor family portugese öğreniyor =)

tembel teneke

tembellik kabusum oluyor yine. depresiflikten mi yoksa tembellikten mi bilmiyorum, sabahları yataktan çıkmamama sorunum var yine. Elena ile koşmaya başlarsak yeniden, utanma belasına sabahları kalkarım, yeniden alıştım mı zaten gerisi sorun olmaz. Ama kendi kendime neden yapmıyorum bunu? Kaç sabahtır sol omzumdaki şeytanın tembelliği, sağ omzumdaki sportif huriyi yeniyor, tembellikle başlayınca gün, işte şimdiki gibi saat 2,5 oluyor ve ben daha hala duş alıcam, alışverişe gidicem ve neye çalışacağıma karar vericem. Kabus kabus KaBuS!

tıpış tıpış

Sevgilisini kıskandığı için kendini çok ilkel biri olarak hissedip bundan utanan varsa beri gelsin yalnız kalmıyım.

11 Kasım 2008 Salı

geçti =)

ne mutlu bana, süper arkadaşlarım, güzel imkanlarım ve yeniden birisini kısakanabilecek kadar çok sevdiğim bir sevgilim var!

evet yine

kesinlikle insanın gözünü döndüren ve o esnada ne saçma ne anlamsız ne lüzumsuz olduğunu farkedemeyecek kadar transa geçmiş olduğun ama dalga dalga dalga içinde hissettiğin bi duygu bu. tütün sarısı hem de!

9 Kasım 2008 Pazar

daralıyor içim

geçmedi, geçmiyor, geçmeyecek gibi...

geçm(edi, iyor, eyecek) gibi...

g(eçm(edi, iyor, eyecek), ibi)...

8 Kasım 2008 Cumartesi

Sezen dinliyorum

Akıttığımız her damlada ömrümüzden bir saniye eksilse o zaman daha mı kıymetli olurdu göz yaşlarımız? O zaman ağlayarak tüketmek kendini intihar mı olurdu? Ağladığım zaman annem üzülmek yerine kızar mıydı bana o zaman?

gece bitti

Güya haftasonu çok verimli çalışacaktım. Saat 5 oldu. 8'de kalkıp koşuya gitmezsem günü verimli geçirmemin imkanı yok. bakalım nasıl olacak..

7 Kasım 2008 Cuma

hadi hayırlısı...

Bir dram izleyip saatlerce ağlamak istiyorum filmle birlike. Sarhoş olup ekranın karşısında sızakalmak bi de gözlerimde çok ağlamanın verdiği tobulluk ve yumuşaklık olsun istiyorum...

6 Kasım 2008 Perşembe

koyu gri

İçimde çok pis bi huzursuzluk var... Korku belki de bilmiyorum...

5 Kasım 2008 Çarşamba

sessizlik

Üşümediğim halde ısıtıcıyı çalıştırıyor olmamın sebebi sanırım ses çıkarması. Fazla sessizliği sevmiyorum şu sıralar. Müzikler de konsantrasyonumu bozuyor. En iyisi ısıtıcının sesi sanki...

Konsantrasyon???

Sabahtan beri yapmadığım şey kalmadı, hala adam gibi konsantre olamıyorum. Grrr!

html?

html kodlarıyla oynayıp biraz genişletmeyi denedim. Oldu aslında ama sol sütun biraz sapıttı. Birkaç entry girince nasıl olacak merak ediyorum.

İlk kısam

Bazen her yarım saatte bir bişiyler yazasım geliyor, ama çıfıtçı çarşısı gibi de olsun istemiyorum blog'un, bi ciddiyeti olsun azcık =P

O yüzden burda minik minik ama belki bıktırıcı sıklıkta... Belki Tr belki Eng...
- . - . - . - ..... - . - . --- . - . ___- . - ... - . - . - ............ - . --------- . - . - .

böyle işte bi nokta, bi boşluk, biraz sinir, biraz heves, biraz aşk, biraz özlem, biraz tembellik, biraz hüzün... ne gelirse artık...