9 Ocak 2010 Cumartesi

"Taş, başlangıçta katı değildir. Fakat taş öğrenir. Ve taş, işte taş olmayı, böyle tutulup kırılarak öğrenir."

Çok katı olduğumu iddia ediyor kimi zaman insanlar, çok sert çıkışlarım olduğunu. Durup dururken hem de. Peki neden diye sormak nasıl oluyor da akıllarına gelmiyor? Hiç mi kimya bilmezler? Tabii ya, herkes benim gibi kimya dersini kimya laboratuvarında, fizik dersini fizik laboratuvarında görmedi ya okulda. Herkesi kendim gibi sanmak ne büyük hata. Herkes bilmez  fizik laboratuvarı ile kimya laboratuvarının renklerini. Bense sanıyorum ki herkes bilir titrasyon nedir. Sanıyorum ki anlarlar, damla damla dolduğu belli olmadan bir anda renk değiştiren kimyasallar gibi olduğumu. Son damlada artık tam katı olmaya karar verişim şaşırtır insanları, ne komik. Bilmezler ki hiçbirşey bir anda olmaz. Düşünmezler ki bunun mutlaka bir geçmişi vardır. Sırf filler değildir geçmişi aklında tutan. Gönül de unutmaz kolay kolay geçmişi, hele ki üzerinde canını acıtan yaralar varsa geçmişten kalan. 


Ben fil değilim, taşım sadece, taş oluyorum her gün biraz daha...ama ne zaman fark edilecek kim bilir.

Hiç yorum yok: